Haber

Herkesin Kendi Kişisel Meselesini Bulmasına İzin Verin

6 Şubat 2023 sabahı saat 04:47’de meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki Kahramanmaraş depremi o sabah uyandığımızda duyduğumuz ilk şey oldu. İlk anın şokunu, hüznünü ve dehşetini üzerimizden attıktan sonra hepimiz bir şeyler yapma arzusuyla dolduk. Haberi ailemizin Whatsapp grubundan öğrendim. Ben kümede broşürleri okurken ablam zaten Maltepe Belediyesi’nin yardım organizasyonunda yer alıyor ve oradan bize haber gönderiyordu. Depremi duyar duymaz bir şeyler yapmak için oraya koşmuştu.

Birkaç saat içinde, oradaki kaostan, koli eksikliğinden ve dağınıklıktan bahsettiği mesajlar gelmeye başladı. Akşam hem yardımın büyüklüğü hem de merkeze ulaştırılma şekli fazladan bir insan kaynağı ve zaman ihtiyacına neden oldu. Çok geçmeden yüzlerce noktada emsal bir kaos yaşandığını duyduk. Bu kaos ilerleyen günlerde ülke olarak uğraşmak zorunda kaldığımız bir lojistik ve dezenformasyon sorununa dönüştü. Yardımlar ve ihtiyaçlar çığ gibi büyüyordu ama organize ve koordineli olmadığı için bu çabalar her cephede yeni kaos başlıklarını beraberinde getirdi.

Gönüllülük güzel ama çeşmeyi boşa harcama

Gönüllülük kesinlikle kurumsallaşması gereken bir olgu, bunu şimdi anlıyorum. Kurumsallaştırmak, yani güzelliği odaklamak, merkezlemek, sistemleştirmek ve sürdürülebilir kılmak. Biz Türkiye olarak afet anında çabuk birlik olabilen bir milletiz, sorun değil. Dayanışmada bireysel reflekslerimiz de çok iyi, sorun değil. Ancak sorunların ölçeği büyüdükçe, kaos kaçınılmazdır ve yeterli niyete sahip tekil arayışlarımız dramatik bir figüre dönüşür.

Depremin yıkıcı etkisi belli ki ülkemizi çok uzun bir süre zorlayacaktır. Kısa vadede önümüzdeki yılı baz alalım, yapacak çok işimiz olacak. Üstelik artık tüm kaynaklarımızı depremden etkilenen 10 kişiye yönlendirdik, olası yeni bir felaket gerçekten de sonun başlangıcı olabilir. O halde mevcut kuralları ve olası olumsuz olasılıkları göz önünde bulundurarak kişisel konumumuza hızlı bir şekilde karar vermemiz faydalı olacaktır.

Kendini neye adayabilirsin?

Ülkenizde ve dünyada en sinir bozucu eksiklik nedir? Soruyu daraltalım, ülkenizde neyin daha güzel olmasını isterdiniz? En yüksek toplumsal ve toplumsal maliyetleriniz nelerdir? Siyasi, sosyal, kültürel, yasal veya çevresel hangi sosyal konularda sorumluluk alabiliyorsunuz? Sosyal istikrar, refah, eğitim, sağlık, kültür, spor, bilim, ağaçlar, Caretta carettalar, çocuklar, bebekler, gençler, yaşlılar… Kendinizi adayabileceğiniz bir yara var mı?

Mesela ben kendi gönüllülük alanımı buldum. Kültür, sanat ve eğitim. Bu konulardaki eksikliklerin giderilmesine kendimi adayabilirim. Öğrenciler ve yetişkinler için bu konularda birçok çalışmaya katılabilirim. Kendimden örnek verirken şunu da ekleyeyim. Bu zamana kadar hiçbir sivil toplum örgütüne üye olmadım. Kendi gönüllülüğüm her zaman kişisel kaldı. Bağışlar yaptım, yardım kampanyalarına bizzat katıldım, konser biletleri ve gençler için kitaplar aldım ama bu beni yine de meraklı yapmıyor.

Türkiye gönüllülükte son sırada

Dünya ülkelerinin bir hayır kurumuna nakit bağışta bulunma, bir kuruluşta isteyerek hizmet etme veya ihtiyacı olan ve bilinmeyen birine yardım etme başlıkları üzerinden değerlendirildiği World Giving Index 2021 raporuna göre Türkiye’nin bağış puanı %31, Sıralamada 114 ülke arasında 78. sırada yer alıyor. karşılık gelir. Raporun detaylarında Türkiye, yabancıya yardım etmede %59, STK’lara bağışta %25-75 ve gönüllülüğe zaman ayırmada %10-99 ile 48. sırada yer alıyor. Bu araştırmanın sonuçları değerlendirilirken dikkate alınması gereken birçok sosyolojik parametre bulunmaktadır. Nihayetinde “bir elin verdiğini diğer el görmez” anlayışına sahip bir ülke olduğumuz için bizim yetkinliğimizin de görünmeyen bir ekonomisi, ölçülemez bir matematiği var.

SMS ile zaman, emek ve emek bağışlayamazsınız.

Maddi yardım anlamında üzücü denilemeyecek reflekslere sahibiz ve daha iyi olabiliriz evet ama gönüllü işlere zaman ayırma konusunda kesinlikle daha aktif olmalıyız. Böylece günümüz gibi kolektivite gerektiren durumlarda yaşadığımız güç, zaman ve kaynak kayıplarını en aza indirebiliriz.

Diğer bir deyişle, ayni ve nakdi “zamanında” yardım yeterli değildir. Aksi halde neye benzediğini bilirsiniz, ailelerde olur. Nermin Teyze yaşlı ya da hasta bir anneye bakıyor, Engin Amca gerekirse Almanya’dan Euro gönderiyor ama hiçbir şeye dokunmuyor. Diğer teyze Pelin, Nermin’in işi olduğu günlerde birkaç saatliğine gelir ve saat dolduğunda evine döner… İşte bizim durumumuz da aynen böyle.

STK deyince aklınıza ne geliyor?

79 doğumluyum. Kişisel hafızamdaki kayıtlardan bahsedildiğinde, STK denilince karşıma saldırgan, resmi otoriteyle çelişen ve itiraf edeyim biraz ürkütücü fotoğraflar çıkıyor. Hafızamda ağaç diken bir çocuğun birkaç fotoğrafı var. Bunu bu sabah şaşırtarak keşfettim. Herhangi bir STK’nın resmi üyesi olmamamın asıl sebebinin bu eski fotoğraflar olduğunu düşünüyorum. Sabah bu fotoğraflara baktığımda kendime şunu hatırlattım: “Tamam, bu hep böyle midir? Dernek yok, vakıf yok! Fikrini değiştirmenin zamanı gelmedi mi?“O burada,” dedim kendi kendime.

Bugün birçok sivil inisiyatif deprem bölgesinde görev yapıyor. Resmi kurumlar ve sivil kuruluşlar birlikte hareket eder. Biz ne yapıyoruz? Ön plana çıksa dev olacak gücümüzü bin parçaya bölerek o büyük atıl gücün etkisini azaltıyoruz. Meğer ortada olup o büyük kayayı hareket ettirmenin zamanı gelmiş.

İyinin tarafında olmak için tamamen dürüst olmanıza gerek yok.

Bunu neden söyledim biliyor musunuz, neyse başka bir yazıda anlatayım. Bugünün sıkıntısından uzaklaşmayalım. Ulu Cumhurbaşkanımız, Rehberimiz ve Işıkımız Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham alalım. Amaç odaklılığını, kimsenin olmadığı yerde sadece kendisinin ve iyi şeylerin mümkün olduğuna olan inancını giyelim. Bir işe girişmek için içinde bulunduğumuz durumun imkanlarını ve şartlarını düşünmeyelim. Çünkü varlığımız ve geleceğimiz gerçekten de bize bağlı olabilir.

Az önce ülkelere göre gönüllülük oranlarını paylaştım. Görünen o ki, az gelişmiş ülkelerde, insanların varlığını ve geleceğini korumak için sorumluluk alma zorunluluğu vardır. Halk dediğimiz şey, her birimizin oluşturduğu devasa bir olgudur. Öyleyse tarafımızı seçelim; zindelik, gelişim, adalet ve eşitlik vb. konulara odaklanıyoruz. Nerede duracağız, ne yapacağız? Kendi STK’mızı nasıl belirleyeceğiz? Bizim gibi insanlarla hangi unsur ve telaffuz altında bir araya geleceğiz? Ben olmayanın yıkıldığı bu çılgınlık döneminde, biz hala güzele inananlar olarak vatanımıza hangi yeterliliği kazandıracağız?

Tekrar soralım, kendini neye adayabilirsin? Hangi konuda birlikte duracağız? Kendiniz, ülkeniz ve halkı için ne yapabilirsiniz? Nelere dahil olabilirsiniz? Neyin varlığı ve geleceği için zaman, emek ve çaba harcayabilirsin?

Daha çok şey var ama çok iş var. Sadece para vermek yetmez, ilgilenecek, fikir üretecek, proje hayata geçirecek, telaffuz oluşturacak insan da lazım… İnsanların da gidip çalışması gerekiyor.

Şimdi hepimiz “Benim kişisel meselem nedir?” diye düşünelim.

heyecan

instagram

haber-taslicay.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu